Müesser Aktaş Etnoğrafya Müzesi ve Tarih Evi

Yolunuz Mordoğan, İzmir’e düşerse kahverengi bir tabela çıkacak karşınıza. O sapağa mutlaka sapın, asla pişman olmayacaksınız!

 

 

Nasıl Gidilir?

Mordoğan, İzmir’e 80 km mesafede Karaburun’a 20 km uzaklıkta bir sahil kasabası. Çeşme-Karaburun otoyolunu kullanarak, Karaburun yönünde otoyoldan ayrılın. Yaklaşık 7 km sonra karşınıza iki yol çıkacak. Karaburun levhası yönündeki yol  2 yıldır hizmete açıldı. Eski yol, Gülbahçe  yönünde devam ediyor. Bu yol daha virajlı da olsa her daim deniz yanı başınızda olacak.  Ayrıca yaptığınız yolculukta muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Yeni yolu seçerseniz yolunuz daha kısalacak. Yine uzaktan da olsa deniz,  Ege’nin aşina bitki örtüsü maki ve zeytin ağaçları size güzel bir yolculuk sunacak. Ben 20 yıldır eski yolu ezberlemiş biri olarak artık yeni yoldan gitmeyi tercih ediyorum. Yoldan güzel bir kare aşağıda…

 

 

Yol üzerinde Mordoğan tabelasını görünce sapmayın yola devam edin. İleriden U dönüşü yaptığınızda karşınıza kahverengi tabelalar çıkacak. Google maps’ten ilgili linki aşağıya ekliyorum.

 

                                     

 

Müesser Aktaş Etnografya ve Tarih Evi, Mordoğan köyü içerisinde tam olarak köy meydanında bulunuyor. Yaklaşık 2 yıl önce de burasını ziyaret etmiştim. Her geçen zaman daha da zenginleşen görüntüsüyle, tarih kokan bu yer sizi geçmişte yolculuğa davet ediyor.

 

 

Eskiden burası Mordoğan köyünün okuluymuş aslında. Buraya adını veren Müesser hanım bu köyde doğmuş, bu okula gitmiş. Zamanla  başka bir okulun yapılması nedeniyle köydeki okul kendi haline bırakılmış. Okulun yıkılacak olması Müesser hanımı derinden etkilemiş. Ve kimseye söylemediği fikri, hem okulunu kurtarmış hem de düşlerini gerçekleştirmesine vesile olmuş.

20 yaşından beri tüm ailenin protestosuna rağmen geçmişin izlerini taşıyan binlerce eşyayı sabırla biriktirmiş Müesser hanım. Yaklaşık 35-40 yıl atıl kalmış okulunu tekrar yenileyerek, yaşanmışlıkları, hüznü, sevincin izlerini barındıran eşyaları burada sergilemeyi seçmiş.

Ziyaretimde onunla bir söyleşi de yaptım. Okulun bahçesinde bulunan ek mekanda zaman zaman kalıyor da. Uğradığınızda kendisi oradaysa mutlaka bir merhaba deyin derim. Müesser Aktaş,  65 yaşlarında gözleri parıl parıl parlayan bir kadın. Ev hanımı, iki çocuk annesi ve torun sahibi olmasının yanında hayatı olgunlaşma enstitütülerinde, birçok sosyal kuruluş ve dernekte gönüllü çalışıp topluma katkıda bulunarak geçmiş. “Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez.” diyerek söze başlıyor. Şöyle devam ediyor:

“Babamın elinden tutarak gittiğim okulumun yok olmaya bırakılması demek benim için merdivenlerinde çocukken okuduğum şiirlerin, okul bahçesinde arkadaşlarıyla oynadığım oyunların yani anılarımın da yitmesi demekti. Ve yirmili yaşlardan beri eski eşyaları toplama sevdasıyla, okulumu yaşama döndürerek etnografya müzesi ve tarih evini kurdum.”

Okulun geçirdiği evrim gerçekten inanılmaz. Tüm varlığını bu okula diriltmeye harcayan Müesser hanım  bir mucize yaratmış. 6 senedir faaliyette olan tarih evinin bakım ve onarımı 2 yıl sürmüş. 

Altta soldaki resimde sergilenen giyecekler içinde eski zamana ait köyde giyilen gelinlikler bulunuyor, sağdaki resimdeyse bir kızın nişan ayakkabısı yer alıyor.

 

           

 

Gemili sandıklar da oldukça ilgi çekici. Eskiden Mordoğan köyüne karayolu olmadığı için denizyolu kullanılıyorlarmış. Ve her gelin kıza gemili sandık alınırmış, gelenekselmiş.

 

 

Oyuncak bez bebekler de geçmiş kuşağın oyunlarını göz önüne getirmek ister gibi. Çocukluğunda oyuncağı olmayan köy çocuklarına annelerinin yaptığı oyuncaklarmış bunlar. Annelerin bezden diktiği bebeklerin içleri yünle doldurulmuş, ipliklerle kaş göz yapılmış. Bence günümüz oyuncaklarıyla kıyaslandığında oldukça orjinal ve oldukça doğal!

 

Müesser hanım alttaki sol resimdeki berber koltuğunu bir akrabasından almış. İlk başta hatıra olduğu için eşyayı saklayan akrabası, koltuğu bir kış yağmur yedikten sonra tarih evine bağışlamış.  Hatta öyle ki düzenlenen köşede bir berber dükkanındaki atmosferi oluşturan diğer tüm eşyaları teker teker toplamış bazılarını satın almış Müesser hanım. 

 

            

Her parça eşya yorgun ama ne aşklara ne hüzünlere gebe olmuş kim bilir. Yaşanmışlıkları içinde saklıyor. O kareleri de aşağıda paylaşıyorum. 

Share Post
İlk Yorum Yazan Siz Olun..

Sorry, the comment form is closed at this time.