Japonya: Kalbimi bıraktığım ülke

Yolculuğa Hazırlık

Japonya, planlarken üzerine epey araştırdığım ve üzerine bayağı düşündüğüm bir destinasyon oldu. Saygılı insanları, mükemmel düzeni ile ne Avrupa ne de Amerika’ya benzemediği kesindi. 1 yıl öncesinden biletimi alıp günün gelmesini bekledim. Son dakika manevralara bayılsam da normalde pahalıya gelecek bir tatil için önceden alınmış bir bilet ve konaklama rezervasyonu bayağı bir avantaj getiriyordu. Turların fiyatları korkunç hele sakura zamanı. Ben tek başıma çıktığım bu yolculukta fiyatı neredeyse 4’te bir fiyatına getirip, 21 günde sayılamayacak yer görmeyi planladım. Tur içeriklerini de merak edip inceledim. 1 hafta 10 günlük tatilde size sadece ‘Japonya’yı gördüm.’ dedirtecek cinsten bir liste ile oldukça yavan göründükleri net.

Bir aylık bir gidiş dönüş bileti elimde heyecanla o günden bu yolculuk için araştırmaya başladım. Sonra bazı nedenlerden dolayı 21 güne çekmek ve pek tabii değiştirilemez bilet aldığımdan bir miktar daha ödemek zorunda kaldım. (İlk yanlışım) Vietnam’da Uzakdoğu’da bir seyahatin nasıl olacağını ucundan anlasam da Japonya bunlardan çok başka olacaktı. Çok iyi bir organizasyon ve iyi bir plana ihtiyacım olacağı netti. Bu plan için oldukça mesai harcadım. Orada yaşayan insanların youtube videolarını izledim. Turistlerin bilmediği lokasyonları çıkardım. Ulaşımı uzaktan çok kafa karıştırıcı olduğundan basite indirgemek için kolay kısa yollar oluşturdum. Aslında çok karışık gözüken çok basit bir ulaşım ağı mevcut. Yapmanız gereken google map’i iyi okumak ve levhalardan bir an olsun gözünüzü ayırmamak.

Neleri önceden hazırladım:

Biraz abartmış olabilir, HelloTalk adlı bir aplikasyondan Japon bir arkadaş edindim. Japonların yüzde 90’ı ingilizce konuşamıyor. Merak konusunda uzman ben acaba dilini öğrenebilir miyim diye düşündüm. Türkçe öğrenmeye tutkun oldukça fazla Japon olduğunu söyleyebilirim. Hiragana ve Katagana alfabelerinin harflerini teker teker öğrenip bayağı ilerledim. Ama Kanji alfabesine geldiğimde durdum, çünkü yaklaşık 2000 den fazla harf içeriyor. Bir Japonun kendi gazetesinin yüzde 80’ini okuyabildiğini düşündüğümde…Temel cümleleri kurabilir duruma gelip kendimi böyle bir zorluğa sokmaktan açıkçası vazgeçtim.

Süre planması:

Japonya’ya ne zaman gideceğiniz, ne kadar kalacağınız ve ne kadar sürelerde nerede zaman geçireceğiniz önemli, japonca öğrenmekten çok daha önemli. Gitme zamanı olarak sakura zamanını seçtim. (Eğer bir kere daha olursa bu sonbahar zamanı olacak) Sakuralar genelde Mart sonu çıkmaya başlıyor. Japonya genelinde sakura çıkış zamanlarını şu siteden takip edebilirsiniz. https://sakura.weathermap.jp/en.php

Nereye ne kadar zaman ayıracağınız bir başka konu: Ben 7 gün Tokyo, 11 gün Kyoto, 3 gün de Osaka’ya ayırdım. Aslında son hafta kuzeye geçecektim, Kanazawa civarlarına. Zaman olmadığından başka bir zaman diye düşündüm ama Osaka beni hayal kırıklığına uğratınca hızlı trenler bir günümü Kanazawa’ya ayırdım. Tek program dışına çıktığım seçim bu oldu.

Hangi internet:

İndiğiniz gibi havalimanından bir sim kart edinebilirsiniz. Holafly sim, Japon travel sim ve softbank sim mevcut. 7 gün, 14 ve 21 günlük seçimleri var. Fiyatları maksimum 65 dolar civarı.  Bir arkadaşımın sim kart alıp çok problem yaşadığını bildiğimden airalo uygulamasını tercih ettim. E-sim ile sim kart değiştirmenize de gerek yok. Hem de softbank ağını kullandığınızdan her yerde internet erişimi çok hızlı ve rahat oldu. Kesinlikle öneririm. Kurulumu kafa karıştırıcı gözükse de biraz kurcalarsanız halledeceğinize eminim. Fiyatı 21 gün için 15 dolar bir ücretti sanırım.

Uçak bileti:

Google flights dan düzenli olarak şöyle ne var ne yok bakarım. Fakat eninde sonunda ucuzabilet web sayfasından çok daha uygun bilet buldum. Thy yolları direkt uçuyor ama alacağınız fiyatın iki katına almak istiyorsanız. Aktarmalı uçuşları tercih edebilirsiniz. Japonya’da hangi şehre ineceğiniz, aktarmanın süresi ve hangi havayolu şirketini seçtiğiniz fiyatı etkiliyor. Ben yolculuğa Tokyo’dan başladım. Bu noktada ya Tokyo havalimanı (merkezde olduğundan çok avantajlı) ya da Narita havalimanını (trenle yaklaşık 1 saat uzaklıkta) seçecektim. Aktarmalı bir uçuş ve Narita havalimanı seçtim. Güney Kore havayollarıyla Kore aktarmalı. Giderken 4 saat, dönerken 2 saat bir bekleme süre vardı uçuşlar arasında. Son derece memnun kaldım. Yemekler güzel hizmet de harikaydı. Benim aldığımdan çok daha ucuza alabileceğim seçenekler vardı ama bekleme süres 10 saat üstüne çıkıyordu ve havayolları da çok güvenilir gelmeyen isimlerdi. Fakat Narita havalimanı konusunda iyi bir karar vermediğimi söyleyebilirim.

İkinci yanlışım tren saatlerinin son saatlerine bakmamaktı. (Japonya’da saat problemi olacağı açıkçası hiç aklıma gelmezdi.) Sonunda baktım tabii ama geç oldu. Tokyo’daki bir gece konaklamam yandı ve  Narita Havalimanında bir otelde bir gecelik konaklama ayarlamak zorunda kaldım. Bunu da gitmeden önce hallettim. Narita Express ile Tokyo’ya son tren 22:00’de JR Service Center ise 17:00’de kapanıyor. İkisi de önemli bilgi. Çünkü ulaşım için benim gibi JR pass’i seçtiyseniz bu merkezlerden alacağınız biletler var. Taksi ve otobüs derseniz. Tokyo’da taksiler km başına ücret alıyor. 1 saatlik yol için 200 dolar ödemek bence çok fazla. Ama mutlaka taksiye binin çünkü bir tür seromoni gibi. Onu da bir ara anlatağım.

Ulaşım sorunsalı:

Sorunsal diyorum çünkü gerçekten buradan bakınca büyük bir problem gibi gözüküyordu. Ulaşımda farklı şirketler farklı ağları yönetiyorlar. Bir bilet diğerinde geçmiyor. Ben çoğu yerde geçerli olacak JR Pass kartını alınca herşeyi halledeceğimi düşünmüştüm. Bu konuda eksik araştırmalarım sonucunda yanlış yaptığımı sonunda anladım. JR Pass sadece turistlere verilen bir kart ve sadece ülkenizden edinebiliyorsunuz. Yanlışım 21 günlük bir kart seçmekti. Bu kart hızlı trenler, Nozomi ve Mizuho hariç, geçerli ve JR trenlerinde ve bazı metro hatlarında da. Hatam bu passi çoğu zaman kullanabileceğime dairdi. Evet Tokyo içinde Jr pass kullanışlı ama eğer günü birlik gezilerinizi iyi planlamazsanız fazla ödemiş oluyorsunuz. Birde yaklaşık bu yıl yüzde 35 zaman alan fiyatları düşündüğümde çok yanlış bir seçimdi. Neyse bu kadar çok hayıflanmayım bir dahakine öğrenmiş oldum. Özetle google maps ile tüm destinasyonlarını gözden geçirin, orada ne kadara mal olacağı yazıyor. Toplamak çıkarmak önemli!

Konaklama üzerine:

 Diğer bir kalem: Ben nerede kalacağım. Ben iyi puan almış hostelleri de denedim, iyi hotelleri de, geleneksel Japon hotelleri Ryokanları da. Burada lokasyon seçimi önemli. Yaptığım doğru ve yanlışları yine günü gününe yazacağım detaylarda paylaşacağım. Ama şunu söyleyebilirim ki erken plan ile turistik sezonda gitmemiş gibi oluyorsunuz. Tüm rezervasyonlarımı agoda.com üzerinden yaptım.

Yeme-içme:

Benim gibi deniz ürünlerine alerjisi olan birinin Japonya’ya gitmesi. Kulağa nasıl geliyor. Valizimin yarısı konserve ve hazır yemek doluydu. Peyniri, ekmeği, zeytini olmayan, bulsanız da sizinki gibi olmayan bu ülkeye, lavaş ve peynir taşıdığımı itiraf edeyim. Kuruyemiş, vitaminler, mide koruyucular neler neler. Bir poşet ilaç ile gittim. Ne olur olmaz diyerek sağlık sigortamı da yaptırdım. Vietnem ve Kamboçya gözümü çok korkutmuş olacak ki korktuğum gibi olmadı. Her zaman erişebildiğim onigiri pirinçlerle barbunya pilakiden, etli nohut yemekleri yanında fazla mı Türk oldum diye düşündüğüm oldu.

Dönerken benden dökülenler…

Şimdiye kadar dönmek istemediğim tek ülke oldu Japonya. Beklentim sadece bildiğim topraklarda çok uzakta, bilmediğim bir lisan sesleri yükselirken doğadan başım dönmüş bir şekilde sakuraların altında okuyup yazmaktı. Evet çok iyi bir plan ve programla aynı zamanda dile birazcık bile hakim olmakla benim için güvende hissetmek için atılacak bir adımdı.

Ama hiç de öyle olmadı. Kitap okumak şöyle dursun, ancak uyku düzenlerimi uygulayabildim. Çünkü günde yaklaşık 15-20 km yürüdüm. Gitmeden sağduyum Kyoto’dan çok hoşlanabileceğimi şöylemişti ki gerçekten de öyle oldu. 11 günlük kalış yetmedi. Büyülü sokaklarında gezinirken kaybolmak istedim. Google map yine de şükranlarını sunmak isterim ki o olmadan gerçekten kaybolabilirdim. Sadece iki kere yol sormuş olmakla ulaşım işini beklediğimden çok daha kolay çözdüm.

Döndüm ve Japonca dil eğitimime devam etme kararımla birlikte. Çünkü bir masalın içine düşmüşken bir daha deneyimlemeyi şimdiden hayal ediyorum.  O yüzden bu sefer ilk defa bloğu bu seyahat için en ince ayrıntısına kadar yazacağım hem tekrar hatırlamak hem de gittiğim yerlerle ilgili eğer eksik bir şey kalmışsa kaçırmamak için. Sadece doğası de değildi beni büyüleyen, insanları. İnsanca yaşamın nasıl olabileceği. Tabii böyle bir olumlu yandan bakışın bir de olumsuz tarafı olacak ki onlarıda bu yolculukta uzun uzun düşündüm.

Denklemleri son derece kuvveti bir şekilde yapılmış şehrin, içinde denklemsiz hayatlar yaşamak nasıl olurmuş onu yaşantıladım. O zaman 21 günde Japonya turuna başlıyorum…

 

 

 

Share Post
İlk Yorum Yazan Siz Olun..

Benzer Yorumlar